T4 TRAMVAYI

Hep de en yoğun zamanlarda kullanmak durumunda kalıyorum. 7:30-08:00 civarında Edirnekapı, 19:00-19:30 arası da Mescidi Selam yönü tramwayın en kalabalık olduğu zamanlar...

Bazen tramway ben durağa yaklaşırken gelir. Kimi zaman normal hızımda gider bir sonrakini beklerim, bazende koşmaya başlar hareket halindeyken cebimdeki pasoyu çıkartır, gişeye basar geçerim ve kapıların kapanmasındaki son saniyede kendimi vagondan içeri attığımda kahraman artık benimdir...

Sabah giderken ilk 3. duraktan binsem bile oturacak yer olmuyor. Bir iki durak sonra da bütün herkes birbirine giriyor. Binip inerken yoğun bir itiş kakış... Bazen tartışmalarda oluyor... inenlere kızanlar, binenlere kızanlar, binenlere kızanlara kızanlar vs. vs...

Bir de ortamdaki tiplerin uyumsuzluğu var tabi. Ağır işte çalışan iş kıyafetli kötü giyimli insanların hemen yanında postmodernliğinden dolayı yırtık paslı pantolon giyenler, nadiren bulunan şalvar giyenlerin yanında düşük bel pantalon giyenler de enteresan bir görüntü oluşturur. Ya da yataktan kalkıp da direk tramwaya binenlerle, sahneye çıkıyormuşcasına sürüp sürüştüren, takıp takıştıran kokoşlar filan...

Bazen tanımadığınız bir kişiyle göz göze gelirsiniz ve kimisinde karşınızdaki bakışlarını sizden ayırmaz bakışını önce kaçıran yenilir hesabına oynarmışçasına.. Bazen uyuz bakışlar üzerinizdeyken bazen de çok hoş biriyle kesişirsiniz yolculuk boyunca...

Pek çok müzik dinleyen kişi vardır kulaklıkla ama bazıları hemen göze daha doğrusu kulağa batarlar... Dinledikleri müzik kulaklıktan taşar ve tramwayın sıkışıklığını da hesaba katarsak 15-20 kişi beraber dinlerler... Bazıları kötü kötü bakarlar bunlara ama bana eski huyum olduğu için son derece normal geliyor...

Genelde kapının hemen yanında nöbet tutarım inerken uğraşmamak için, genede tramway full dolu olduğu için mutlaka kıvılcımlar çıkar sürtüşmelerden... İnince rahat bir nefes alır insan...