ROMEO ÖLMELİ

Bastırılmış cinsellik kavramı, bizim toplumumuzda oldukça sık kullanılır ve bunun nedeni de gerçekten cinsellik dürtümüzü bastırmamızdır. Yani sık kullanılması abartıdan değildir, en azından tam olarak...


Bir de bastırılmış dinsellik kavramı ile tanıştık geçen yıl. Ayşe Arman ile Nihal Bengisu Karaca'nın sohbetinde bastırılmış cinsellik konusundan geçiş yapılarak elde edilen bu kavram da oldukça konuşuldu tartışıldı. Her ne kadar cinsellik kadar yoğun olmasa da içindeki dine yönelme isteğini bastıranlarımız da az değil.

Ama biz sadece bu dürtülerimizi değil, pek çok isteğimizi bastırıyoruz ki aslında pek çok yerde bastırmamız da gerekiyor. Mesela düşünsenize hiç bastırılmamış sınırsız bir cinsellik yaşanan dünyanın halini... Ama bu hisleri bastırma olgusunu da dengede tutabilmek gerek.

Benim üç paragraftır giremediğim ve yazmak istediğim asıl konu ise bastırılmış aşklarımız.... Diğer iki kavramla kafiyeli olsun diye buna da bastırılmış hissellik diyelim.

Kimimiz pek çok kez sever, aşık olur, kimilerimiz ise az ya da tek sefer. Aşık olmayan var mıdır bilemiyorum... Aşık olduğumuzda bu durumu bir şekilde dışa yansıtırız. Pozitif ya da negatif olarak davranışlarımıza akseder bu. Kimi zaman ilan-ı aşk eder, kimi zaman bastırırız. Kalplere gömülür aşk. Ama etkileri her zaman gösterir kendini...

Peki neden bastırırız aşklarımızı? Neden gömeriz kalbimize? Hep farklı bir sebep varmış gibi görünse de aslında nedeni tektir. Görünen neden kimi zaman cesaret edemeyişimizdir, sorsanız ölüme altayacak kadar cesur olan biz, seni seviyorum diyemeyecek kadar korkağızdır. Kimi zaman da beğenmediğimiz, farklı bulduğumuz ya da tarzımıza uymaya birine aşık olduğumuzu kısacası herhangi bir sebeple yanlış kişi diye tanımladığımıza aşık olmuşuzdur.

Aslında gerçek sebep her zaman egomuzdan kaynaklanır. Ya reddedilirsem, ya küçük düşersem, ya sıkıcı gelirse, ya göründüğü gibi değilse... Sorun hep egomuzun incinmesi korkusudur. Çünkü hep 'önce can sonra canan'dır çünkü ilk olarak hep kendimize aşığızdır, karşımızdakine değil.

Ama bence aşklar da bastırılmalı bazen ve ezilmeli yılanın başı küçükken misali. Sonu olmayan yollara ya da çıkmaz sokaklara girilmemeli. Bitecek olana hiç başlanmamalı, zaman harcanmamalı, kimse incinmemeli, incitilmemeli, kırılmamalı..

Unutmalı, unutabilmeli ve unutulabilmeli kin tutmadan, nefret etmeden ve tatlı bir anı olarak bırakabilmeli bazen. Kalplere gömülmeli aşk, sandıklara kaldırılmalı...

Ve ezmeli yılanın başını küçükken, büyüse bile ezmeli, daha acımadan, daha fazla acıtmadan bitirilmeli, yok edilmeli, hissetmemeli.... Çünkü bazen gerçekten Romeo ölmeli...

Share this:

,

CONVERSATION

1 Harika insan yorum yapmış.:

  1. ölmüyo be delikanlı. hep yaralı, önce ufak sıyrıklarla atlatıyor, bakıyosun bazen ağır yaralı... ne zaman sen ölüyon, romeo da gözünü hurilere dikiyor:)...

    YanıtlaSil

Lütfen spam yapmaya çalışmayınız...

Yapıcı eleştirileriniz ve renk katan yorumlarınız için teşekkür ederim.