Askerlik yaşım geldi, eğitimine devam etmeyen bazı arkadaşlarım askerde, bazıları gitti geldi, kimileride gidecek.
Hal böyle olunca askerlik hakkında bir şey duyunca normalden daha fazla dikkatinizi çekiyor, daha fazla kulak kabartıyorsunuz. Ama duyduklarımın çoğu biraz soğutucu.
Mesela askere gidecek olanlara genelde konu açıldığında
Yemek seçen birine ---> Askerde ne bo.. yicen
Şisman birine ---> Neyse askerde zayıflarsın. Gibi sözler söylenir.
Ve askerde olması gereken hiyerarşik sistem biraz istismar ediliyor gibime de gelmiyor gibi değil.
Yani anlatılan askerlik anılarına bakılırsa, dayak çok önemli bir yer tutar.
Açıklamak için bir örnek, eniştem anlatıyor: Askerde bir arkadaşının ziyaretine ailesi gelmiş. Komutanlardan biri basit bir sebep ya da bahane yüzünden arkadaşını ailesinin gözü önünde tekme tokat dövmüş.
Ve bunun gibi pek çok olay ve şehir efsanesi... Hadi bunlardan biri, ikisi, üçü, dördü yalan diyelim. Ama hepside yalan ve abartma olmaz ki.
Konuyu çok önceleri lise 2'deyken milli güvenlik hocasına sormuştum. O dayak olayının çok olmadığını, olursada asker mahkemeye şikayet etmesi durumunda bunu yapanın ya da yapanların cezalandırılacağını söylemişti.
Fakat bunları askere gidenlere ya da gidip dönenlere sorunca, mahkemedekilerde komutan, kararlar taraflı çıkar, seni suçlu çıkarırlar, belkide üstüne üstlük ceza yersin gibi cevaplar alıyoruz.
Sonuçta adam askerlik yapmaya ülkesinin müdafaası için gidiyor. Yaklaşık bir buçuk yılını feda ediyor. Kimsenin kendi egoları yüzünden, alt rütbesindekilere kötü muamele yapmasına hakkı yok. Bu sistem biraz revize edilmeli. Orada herkez bu ülkenin bir evladı. Kimse başkasına uşağıymış gibi davranamamalı.
Bu arada benim hakkımda da bu yazıdan sonra, 'Askerlikten soğutma'(TCK 318) sebebiyle soruşturma filan açılır mı acaba ?? :)
Son olarak, hukuki.net forumlarından alıntı bir hikaye ile yazıyı tamamlarsak:
- - - - - - - - - - - - - - - - -
Yazan kişi rumuz: necocum1 yazılma tarihi:10-05-2007, 09:44:51
Size bir örnek;Olayı kısaca anlatayım;Yüzbaşı nın ağzı bozuk, sürekli ana avrat küfrediyor,hakaret ediyor..hatta bazen abartıp bu hakaretleri 'sizin gibi askerin,böyle ordunun taaa ......' boyutuna bile getiriyor.
Bir gün bir kısa dönem onbaşı, bu duruma askeri kural ve nizama uygun şekilde itiraz adiyor ve bunun her şekil ve şartta, askeri kanunlara,yasalara,anayasaya vs. göre kabul edilemez ve suç olduğunu son söylediklerini düzeltmesini ve özür dilemesini,aksi takdirde gerekli şikayetleri yapacağını söylüyor.
Yüzbaşı Başbakan RTE yi andırır şekilde Ananın.... a şikayet et diyor,ve onbaşı hakkında maddi -manevi eziyet etmeye başlıyor.
Tabii onbaşı ilk yüzbaşının ilk amirine; 'KOMUTANLIK ÖNÜNE' diye (askerde böyle ) durumu anlatıyor,ama ilk önce kimse umursamıyor,yasal cevap süresi geçince bu Kurmay başkanına gidiyor (tugayın)..O da askeri çağırıp aklı sıra akıl veriyor ve bunun akıllıca olmadığını,şikayetini geri almasını,gerekeni yapacağını söylüyor,onbaşı da KENDİSİNE YAPILANLAR İÇİN özür beklediğini, ama Yüzbaşının söylediği ''BÖYLE ASKERİN DE BÖYLE ORDUNUN DA.......'' hakareti için şikayetten vazgeçmeyeceğini,kaldı ki bunun için zaten ayrıca bir soruşturma açılması gerektiğini söylüyor,bunun takipçisi olacağını da belirtiyor.
Derken Kurmay başkanının yaptığı tek şey, Onbaşıyı bu bölükten alıp,tugay karargahı dışındaki bir tabura yolluyor...
Ama herhalde gereken talimatı da veriyorlar ki, onbaşının işi burada sürekli taş kırmak oluyor,dışarıdan getirlilen kocaman kayaları tabur nizamiyesine yakın yere getiriyorlar,bir külünk ve bir metal çivi ile onu kırdırıyorlar, bitince takrar aynı şeyi yaptırıyorlardı..
üstelik te ibret olsun diye herhalde , yemek saatlerinde askerler toplu halde 'yürüyüş kararıyla' götürülürken o taş kırıyordu.
Derken zaman geçti,tabii Tugay komutanından da ses çıkmayınca konu Ordu Komutanlığı ÖNÜNE kadar gitti, ve nihayet olması gereken oldu ve SORUŞTURMA AÇILDI...Ordu Komutanlığından soruşturma için gelinince, ifadeler de NEDENSE(!) kimse onbaşının iddiasını doğrulamadı,korkutuldular 'askerliğiniz bitmez,onun gibi kalan askerliğinizi geçirmek istemiyorsanız' falan filan diye...
Tabii bu arada ne oldu tahmin edin..............Kısa dönem onbaşının askerliği bitti...Ama soruşturma ve dava bitmedi..Derken onbaşı son ve en iyi kozunu oynadı...
'Terhis ve izne giden askerlerin ifadelerinin askerlik şubeleri ve bulundukları yerde varsa askeri hukuk mercilerince alınarak dava dosyalarına eklenmesi'..talebinden sonra zamanında korkudan gıkları çıkmayanlar bir bir Yüzbaşı nın analarına, avratlarına,kendilerine, orduya,askere,vatana ettiği küfürleri,gördükleri eziyetleri anlatınca her şey değişti tabii...
Sonrası mı?Burada Yüzbaşının ve diğer üst rütbelelilerin şanssızlığı herhalde, iyi bir HUKUKÇU (ama SAKINCASI sebebiyle askeri savcı yada hakim yapılmayıp ancak Onbaşı yapılabilinen birine) ya ONBAŞI HUKUKÇU ya çatmalarıydı...Gelelim başa;Evet birşeyler yapılabilinir,yukarıdaki gibi...Ama bu arada bayağı bir irade ve bilgi lazım...
Film gibi değil mi?Ama doğru...
0 Harika insan yorum yapmış.:
Yorum Gönder
Lütfen spam yapmaya çalışmayınız...
Yapıcı eleştirileriniz ve renk katan yorumlarınız için teşekkür ederim.