PATATESLİ YUMURTA

Bu hafta sınavlar için birkaç günlüğüne Edirne'ye gittim. 2,5 ay sonra bir öğrenci evine tekrar girmiş oldum.

Sınav haftasından düzen olmayan öğreni evinde yemekler cidden sorunlu olabiliyor, benim gibi bir aşçınız yoksa :)

4,5 yıl süren edirnedeki öğrencilik maceramda çok mekan değiştirdim, pek çok değişik kişiyle kaldım. Ama düzgün yemek yapana çok az rastladım. Kimi hiçbirşey beceremez, kiminin bildiği bir iki yemek vardır, hep aynısını yapar.
Makarnayı makarnalıktan çıkaranlar, ne hale geleceğini bile bile yaptıkları kıçı kırık hazır çorbayı bile karıştıramayacak kadar tembel olanlar, her seferinde pilavın ve mercimek çorbasının dibini tutturanlar. Nohutları, fasülyeleri ya hamur ya da taş gibi yapanlar.. Yemeklerin kötü olması o kadar da koymaz bana ama en büyük zevklerimden biri olan kahvaltı kötü hazırlanmışsa... :[

Öğlen yemek yemem, akşamları da bazen abur cuburla geçiştiririm ama kahvaltıya oldukça önem veririm, kahvaltı yapmadan ders çalıştığım pek nadirdir.. Kahvaltı vardır ya da yoktur, sabahları benim için mesele odur.

Kahvaltıda ise ana yiyecek ya patatestir ya yumurta ya da patatesli yumurta. Bunlara her ne kadar bekar yemeği, öğrenci yemeği filan dense de bunları bile beceremeyen bir dünya kişi tanıdım. Yağ kızarmadan patatesi tencereye koyanlar, patatesi yağlı hamura çevirenler, yumurtayı karıştırmakta acizlerin altı yanmış veya üstü çiğ omletleri..

Hatırlıyorum bundan 2 yıl önce 3. sınıfta aynı evi paylaşmak durumunda kaldığım bir hıyar, adını verip hedef de gösteriyorum: Erdal Polat isimli bir arkeoloji okuyan bir dingil. Yumurtayı karıştırmaz ve üstü de pişmiyor diye bekletir bekletir altını yakardı. Hazır çorbaları karıştırmayacak kadar tembel olan kişi de oydu. Ve anlatılanları anlamayacak kadar salak olan da...

Gene aynı evdeki başka bir arkadaş, şimdi biyolojide yüksek lisans yapıyor, o da altı yanıyor diye üstünü çiğ bırakırdı. Ona da bir türlü karıştırmayı öğretemedik...

Kendimi övmek için söylemiyorum ama hani yaptığım yemekler güzel olmuştur, çünkü yemeği yaparken, nöbetçilik başımdan düşsün mantığıyla değil, yapılanları insanların yiyeceği düşüncesiyle yapmışımdır hep...

Ama hamur işlerine tövbeliyim... Bir ara poğaça yapmayı denedim. Yoğurmaya başladığımda hamur elimden sanki hiç çıkmayacakmış gibi geldi sonra hamur kıvamını bulunca ellerimi kuratrdım verdim fırına... Fırından çıkınca gerçekten oldukça güzel görünüyordu ve tadı da çok güzeldi, yumuşacık mükemmel bir poğaça fakat... Yaklaşık bir dakika gibi kısa bir süre içinde yumuşacık poğaçalar hemen taş kesildiler... İki tepsi de öyle oldu... Bu olduğunda 2. sınıftaydım ve ondan sonra bir erkek halimle kadın hamuruna el sürmemeye karar verdim...

Fotoğraftaki resim: Birkaç ay önce dönem sonunda evde tüp bittiğinde sucuklu yumurtayı fırında yaptığımın resmidir.

Share this:

,

YORUMLAR

0 Harika insan yorum yapmış.:

Yorum Gönder

Lütfen spam yapmaya çalışmayınız...

Yapıcı eleştirileriniz ve renk katan yorumlarınız için teşekkür ederim.