28 Yaşında Olmak

28 Yaşında Olmak - Yılmaz Barış

28 yaşında olmak yazısına başlamadan önce bilmeyenler belirteyim; Takip edenler biliyor 8 yıldır her yeni yaşımda yazmış olduğum, geçirdiğim bir yılın kritiğini yaptığım kişisel bir yazıdır. Bu yüzden 28 yaşında olmanın genel tanımını içermeyen kendi 28 yaşımı anlatan bir yazıdan ibarettir.

Öncelikle 28 hala genç ve canlı hissettiriyor en başta onu söyleyim. Yaşım 25’in altındayken 28-29 artık gençliğin bittiği noktadır diye düşünüyordum ama öyle değilmiş, hala taş gibiyim :D

30’a doğru bir adım daha atmış olsam da 27 yaşımdan hissettiğimden daha farklı ve yaşlı hissetmiyorum. 25’ten sonra zaten gençlik yıllarınızın olgun dönemine başlamış oluyorsunuz. Sanırım 30’a kadar da aynı his devam edecek, ama hala orta yaşlara gelmiş hissetmiyorum. Çıtırdayan yaşlardan çatırdayan yaşlara doğru ilerliyoruz ama hala çıtırız ;)

Filmi 3 yıl geri sardığımdaki hedefimde para yok, iyi vakit geçirmek istiyorum diyordum, öyle de oldu. 3 yıl içinde dijital pazarlama konusunda hızlı belki zıplaya zıplaya ama sağlam yol aldım. Hem ajans hem de kurumsal tarafta çalıştım, kristal ödüller toplamasam da gayet iyi işler çıkardığımı düşünüyorum. Çok iyi etkileşim yaratan sosyal medya içerikleri oluşturdum, milyonlarca kişiden oluşan dijital topluluk yönetimi gerçekleştirdim. Sonrasına sosyal medya içerik kısmından biraz daha dijital medya planlama tarafına kaydım. Milyonlarca liralık bütçeleri çatır çatır harcadım, kendim köşeyi dönememiş ama çalıştığım firmalara iyi bir katkı sağladığımı biliyorum.

Gelecek planlarım çok kesin ve net varış noktaları içermeyip daha çok mesafe almak şeklinde oluyor. Yani ilerliyorum ve kesinlikle şuraya varmalıyım demeyip şu kadar yol almalıyım diyorum çünkü yolun sonunu net olarak görmüyorum, kimsenin de gördüğünü sanmıyorum.

Normalde bu yıl artık kendi dijital reklam ajansımı kurmuş ya da başımı sokacak bir ev almış olurum  gibi düşünüyordum ama ikisini de yapmadım, pişman da değilim. Zaten biliyorum ki istesem hemen yarın fevkalade ajans kurabilirim ya da Manhattan'da olmasa da İstanbul'un bir köşesinde başımı sokabilecek bir yer alabilecek durumdayım. Bu yüzden noktaya varmak yerine, yol almış olmak, ilerlemek benim için önemli diyorum.

Geçen yıl içinde anlaşılmaz bir şekilde devasa boyutlara ulaşmış ve baskülde YÜZBEŞBUÇUK kiloyu görmüştüm, şükür ki kararlılık gösterip kısa bir sürede hızlı bir şekilde insani boyutların içine geri döndüm :D. Bu konuda kendimi tebrik ediyor ve seneye 29 yaşımda daha fit ve sağlam bir vücutta olmayı ümit ediyorum. Bu da önümüzdeki yıl hedeflerinden biri oluyor ;)

İş olarak artık kendi ajansımı açacağım demiyorum, ama açmayacağım da demiyorum. Yol nereye götürür göreceğiz ;) Ama stressiz rahat bir yol olmasını istiyorum, bu önemli :)
Ev alma konusu da yakın zamanda netleşecek sanırım, inşallah bu konuda doğru bir adım atıp üzerimde stres oluşturan yüklerden birini boşaltmayı istiyorum.

Ve tabi ki İngilizce... Kariyer anlamında her ne kadar zıplayarak ilerlediğimi düşünsem de İngilizce zıplarken ayağıma bağlı ağır kütleydi. Belki gerçek anlamda hiçbir yerde bir zorunlu bir ihtiyaç olmadı ama eksikliğini hissettim. Yolda ilerlememi engellemedi fakat çok daha yükseklere ve ileriye zıplayabilmeme engel oldu. İngilizce konusunda kendimi hiç geliştirmemiş değilim, belli bir ilerleme kaydettim fakat bariz şekilde bu konuda yolun gerisinde kaldım. Artık bunu bir çözüme kavuşturmak gerekli...!

Ve Barış Manço'nun dediği gibi, güzel sevmeyene adam denir mi? Aşık olma yaşım geçti belki, tüm aşık olma haklarımı harcamış da olabilirim ama yalnızlık gerçekten sıkıcı olabiliyor. Biraz daha renkli ve eğlenceli gülümseten bir yıl için gülümseten bir kız lazım gibi ;)

Share this:

YORUMLAR

0 Harika insan yorum yapmış.:

Yorum Gönder

Lütfen spam yapmaya çalışmayınız...

Yapıcı eleştirileriniz ve renk katan yorumlarınız için teşekkür ederim.