BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI BİTERKEN
Başörtüsü yasağı bitiş sinyallerini veriyor, yıllarca tartışılan, ülke gündemini meşgul eden bu yasak nihayet sona ermek üzere.
90'lı yılların ilk yarısında birkaç üniversitede olan başörtüsü yasağı YÖK'ün isteğiyle diğer üniversiteler için bir "model" olan İstanbul Üniversitesi'nde de uygulanmaya başlamış ve yasak daha sonra tüm üniversitelere yayılmıştı.
Nitekim şimdi de birkaç üniversitede olan başörtüsü örtünebilme özgürlüğü YÖK'ün talimatı ile İstanbul Üniversitesi'nde de serbest bırakıldı.
Şimdi ise yasağın kalkış sürecindeyiz ve üniversiteler üçer beşer bu yasağı kaldıracak, siyasi ortamda buna son derece müsait ki günümüzde yasağın temsilcileri olan CHP'nin bile yasağı savunacak gücü yok.
İlk başlarda "dini simge" denilerek karşı çıkılan başörtüsüne sonrasında "siyasi simge" denilerek bahane tutturulmaya çalışılmıştı ve son olarak da "geleneksel değil"denilerek başörtüsünün serbest bırakılması geciktirilmeye çalışılıyor.
Ama bu süreçte gözden en çok kaçan ve bir o kadar önemli olan ve ülkede ciddi anlamda bir kaosun önüne geçen şey "yasaktan mağdur olan kesimin" konuyu hukuk yoluyla, demokratik yollardan çözmeye çalışmış olmasıydı. Yasakçıların "yargı, yürütme, yasama" tüm köşeleri ele geçirdiği size hayat hakkı tanımadığı bir ortamda sorunu uzlaşma arayarak çözmeye çalışmak.
Oysa bu kadar müslümanın yaşadığı bir ülkede böylesine bir yasak çok daha ciddi bir kriz çıkabilir, klişeleşmiş ifadesiyle, kan gövdeyi götürebilirdi. Ama dindar kesimin bu soğukkanlı tutumu, sorunu ülkeye zarar vermeden çözmeye çalışması nedeniyle böyle bir durumla karşılaşmadık.
Ülkemizin tarihinde en belirgin şekilde hafızalara kazınan ve ileride nefretle anılacak olan bu yasağın "üniversitelerde bitmesi" ile tartışma ileride kamu görevlilerinin başörtüsü kullanımındaki serbestliğe kayacak. Kamuda hizmet verenlere yönelik olan bu yasağın ne zaman biteceği konusunda bir tahminim yok ama şundan eminim ki, kesinlikle ilki kadar uzun olmayacak.
Kamuda serbest oldu diyelim. Bir türbanlı hanım haakim oldu.Karşısında başı açık bir bayan var,zanlı olarak. Hakim hanım ister istemez, başı açıktır, bu tam müslüman değil diyecek ve kararına etki edecektir.
YanıtlaSilSen şimdi diyeceksin ki uydurma böyle şeyler ama, toplumumuzda başörtüsüzlere karşı bir önyargı var. Ben bunu 2008de üniversitede yaşadım. 1 hafta serbest kalmıştı türban. O bir haftada çoğumuz, türbansızlar acaba müslüman değil mi demeye başladık.
Yıllarca bu sorun çözülemedi, dindar kesim sabırlı oldu dediniz. Sadece şunu diyorum, türban yıllarca siyasi malzeme yapıldı, yine de yapılmaya devam ediyor. Ha untumadan referandumda evet çıktı, niye Evren yargılanmıyor ?(aklıma gelmişken sorayım)
"Bu MANTIKLA" düşünülürse hiçbir mesele çözülemez , o zaman aynı mantıkla başı açık hakim de başörtülü zanlı hakkında, bu gerici, antilaik diyerek kararı etkilenmez mi ? Ki ikinci durumda yaşanmış ve haberleşmiş olaylar da var bu konuda..
YanıtlaSilNe olacak o zaman başı açık hakimler ? Aynı şekilde kadın hakim-erkek sanık ve ya erkek hakim- kadın sanık olarak da düşünülebilir bu olay... kim yapacak hakimlik işini...
Bu şekilde mantıksal çıkarımlar sadece yanlıştır ve işi sadece çözümsüzlüğe götürür.
Bende üniversite okudum ve gördüm, yok böyle birşey. Şu anda bile okul dışında başörtülü ve açık kızlar kolkola geziyor, yeri geliyor birbirlerinin en yakın arkadaşı sırdaşı oluyor. Bu şekilde bir baskı olmayacak değil denemez ama asla yüksek boyutta olmayacağı bellidir ve bu olabilir düşüncesi ile başörtülülere baskıdan öte direkt yasak koymak hiçbir "insani anlayış" biçimiyle onaylanamaz.
Ve bu sorun neden çözülmedi ! Siyasi malzeme yapıldığını iddia eden karşı siyasi partiler neden çözümün önünü sürekli tıkadı ? Bu soruları sormak gerek...
Aklına gelen herşeyi heryerde sorar mısın yoksa sadece söyleyebilecek birşeyin olmadığından mı başka konulara geçiş yapıyorsun ? (eski bir yazım : http://blog.yilmazbaris.com/2010/07/carpitma-ve-ahlaksizlik.html)