Herkes mi Kapitalizm Düşmanı?
Herkes kapitalizme düşman olmuş ama onun uyuşturucusu herkesin damarlarında geziyor: Tüketim!
Kapitalizme karşı olduğunu söylüyorsun; peki tüketimini kısmaya, durdurmaya hazır mısın? Hangilerinden vazgeçebilirsin?
Yeni telefon? Yeni bilgisayar? Airfryer? Robot süpürge?
Bunlar kolay mı? Haydi bakalım, biraz daha düşün.
Bu uyuşturucu sadece zenginlerin değil, fakirlerin de kanında dolaşıyor. Her hafta BİM'e, A101'e gelen yeni ürünler... Değişik abur cuburlar, ucuz ama farklı yiyecekler, içecekler, meze çeşitleri... Yılda bir kez kullanacağın dandik aparatlar... Sokak arası birmilyoncularda satılan hemen her şey... Moda diye aldığın ucuz, kalitesiz ama renkli giysiler ve ayakkabılar...
Sadece görüntüsü bozuldu diye değiştirdiğin eşyalar... Boya ve çıtalarla süslediğin evler... Bunların hangisi gerçekten ihtiyaç?
Bir yandan "Kapitalizmin kölesiyiz!" diyoruz, öte yandan durmadan tüketiyoruz. Herkeste bir cehennemdeymişiz hissi var ama aslında sahte bir cennetin içindeyiz. O gelsin, bu gitsin, her şey yenilensin... Dünyanın öbür ucundan gelen eşyaları, yiyecekleri tüketiyoruz. Kapitalizm bir anda çökecek olsa, o an herkesin cenneti başına yıkılacak.
Peki ya internet? Kültür, sanat, bilgiye erişim? Bunları "temel ihtiyaç" olarak görüyoruz belki ama hepsi kapitalizmin eseri. Birkaç banka batsa, piyasalar çalkalansa ekonomi duruyor. İşsizlik, durgunluk baş gösteriyor. Temel ihtiyaç olarak gördüğümüz şeyler bir anda lüks hale geliyor.
Dilimizde hep kapitalizmin kötülüğü var, ama onun sunduğu rahatlıklar, hız ve kolaylıklardan da vazgeçemiyoruz. Tüketim sadece bir alışkanlık değil, bir kimlik haline gelmiş durumda. Sahip olduklarımızla kendimizi tanımlıyoruz. Yeni telefonumuz, kıyafetimiz, arabamız ya da sosyal medyada paylaştığımız lüks ürünler... Hepsi birer statü göstergesi. Tüketim, ihtiyaçlarımızı karşılamaktan ziyade, kim olduğumuzu göstermek için yaptığımız bir eyleme dönüştü.
Peki bu tüketim çılgınlığı olmasa ne olurdu? Kapitalizm ortadan kalksa, gerçekten daha iyi bir dünyada mı yaşardık? Belki de cevabımız "hayır." Çünkü sistemin sunduğu konforlardan vazgeçmek, alışkanlıklarımızı değiştirmek sanıldığı kadar kolay değil. Doğal kaynaklar hızla tükeniyor, çevre kirliliği artıyor ama biz hala tüketmeye devam ediyoruz. Her indirimde, her yeni ürün çıktığında bir sonraki şeyin peşine düşüyoruz.
Tüketimin cazibesi, kapitalizmin vaat ettiği sahte bir özgürlük olabilir. Ama aslında hepimiz bu sistemin kölesiyiz. Ve ironik bir şekilde, bu kölelikten kurtulmayı gerçekten isteyip istemediğimiz bile meçhul.