Mutfak dolabının alt çekmecesinin arkasından 30 cm lik bir tahta düştü ve tüm ev harab oldu, 2-3 haftadır evde rahat nefes alamıyoruz. Yeni yeni düzelmeye başladı ama herşeyin düzelmesi için 1 hafta daha gerek.

Konuyu biraz açarsam, rutubet alan mutfak dolabının çekmecesinin bir tahtası düşünce annemler, tüm bunu fırsat bilip tüm mutfak dolabını değiştirmeye karar verdi. Ama mutfağın tezgah altında kalan ve kullanılmayan zemin kısmı fayanslı değil, eski model çiniliydi...

İşte bu yüzden mutfak tezgahı da yıkıldı ve en baştan her taraf fayans yapıldı ki bu arada mutfağın tezgah altında kalan köşe kısmının duvarı da kırılıp orada çamaşır makinesine yer açıldı.

Geçen bir iki yıl boyunca su sızdıran çatımız nedeniyle kabaran tavanın sıvalarını da kırdırdık ki ev iyice ahıra dönsün istedik. Tavan sıvaları kırıldı, hep kendimiz badana yaptığımız için şişko kadınların selülitli bacaklarına dönen duvarlarımıza alçı çekildi.

Tabi yatak odasındaki kapağı iyice gevşeyen gardrobu değiştirmeden olmazdı.  Tabi gardrop değişmişken, karyola aynı kalır mı : hemen yeni bir baza. Hele hele hole, yeni bir fortmanto olmadan asla ! Bununda beraber daha önce salon parke yaptırılırken ne diye yapılmadığını çözemediğim odalara da parke döşetildi.

Kalan eşyaların bir kısmı zaten çk yakın zamanda alınmış yeni eşyalardı ve en sonunda farkettim ki, halılar, iki kanepe ve iki tekli koltuk haricinde haricinde değişmeyen bir şey kalmamıştı.

Netice de ilk hafta moloz yığınları çıkardığımız eve zaten girmedik ---- Yazıya ara ve 4-5 gün geçtikten sonra devam..

Neticede ilk hafta moloz yoğınları çıkardığımız eve zaten girmedik ablamda filan kaldık ki ben ilk hafta sonunda yaz okulu vizeleri için Edirne'ye gittim. Geldiğimde fayans ve alçı işi bitmişti. Daha sonra parke döşendi.

O herşeyin sorumlusu mutfak dolabı ise siparişi verdikten 2 hafta sonra yani dün yani yıkıma başladıktan yaklaşık 4 hafta sonra takılabildi ve biz bu süre içinde ne evde rahatça bir yemek yiyebildik ne bir çay-kahve içebildik. Çünkü mutfak tezgahımız yoktu ki hala da yok. Bugün mermerin rengini seçtik  ve cumartesi yapılacak.

Son olarak tek eksik yeni bulaşık makinası kalacak. Ki ben tezgahın yapıldığını bile 10 gün sonra göreceğim sanırım çünkü cumartesi günü Edirne'ye gidiyorum ve 11-12 gün orada kalıcam. Yaz okulu finalleri sebebiyle...

Tabi bu arada Ramazan Ayı'na Edirne'de girmiş olucam ki bu sancılı bir süreç olacak gibi..  bilemiyorum, belki aç karna kafam daha iyi çalışır da dersleri geçebilirim.

U.V. Lak yani uzun haliyle Ultraviyole Lak matbaada süsleme ve koruma amaçlı yapılan bir kaplama yöntemidir. Ultraviyole ışıklarla yapıldığı için U.V. Lak şeklinde isimlendirilir.

Gündelik kullandığımız, tükettiğimiz ürünlerin bazılarında lak vardır, özellikle nemli kullanım alanları olan ürünler ve nemden ciddi şekilde korunması gereken ürünlerde ve özellikle paket görünümü önemli olan ürünlerde de lak kullanılır.

U.V. lak kaplaması hep sağlam bir ambalaj hem de güzel görünümlü bir ambalaj için gerekli kaplama yöntemidir.

U.V. yöntemi dışında bir de dispersiyon yöntemi vardır fakat dispersiyon yöntemi ile kaplanan ürünler U.V. Lak ile yapılan kaplama kadar gösterişli olmaz.

Şimdi bütün bu U.V. lak zamazingosu nereden çıktı derseniz ki dersiniz : En son bir U.V. lak kaplaması yapan bir müşterime site yaptığım için biraz araştırmak zorunda kaldım ve uğraştırıcı bir web aramasından sonra birkaç şey öğrenebildim.

Pek fazla kaynak olmadığından yazmak istedim. Site daha hazır değil ama dofollow bir link verip paylaşalım : U.V. Lak 90x126

90x126 boyutunda UV Lak işleriniz hızla yapılır : 0536 237 67 32

Sözde fırsat (indirim, kampanya haber) siteleri gitgide artmaya başladı ve beraberinde mail kutuma düşen spamler de. İşin kötüsü artık gmailin spam filtresini de aşmaya başladılar.

En son tepemin tasını attıran promoskop isimli site oldu. Bir şekilde mail adresimi elde etmişler ve gönderdikleri spamler, spam filtresini aşıp gelen kutuma düşmeye başladı.

Ev tadilatta olduğundan ve 5-6 günlüğüne Edirne'ye gittiğimden son 10 günde bilgisayar başına bir iki kez ve çok kısa sürelerde geçebildim. Gene de bu arada üşenmedim ve bu Promoskop'un maillerini açıp e-posta listesinden çık bağlantısı ile spamlerden kurtulmak istedim. Farklı günlerde 2-3 sefer denememe rağmen spamler hep gelmeye devam etti.

Bu sabah bilgisayarın başına gene geçtiğimde gene bir mail geldiğini görünce tepemin tası attı. Sitenin iletişim sayfasından telefon numarasını aldım, aradım. Müşteri temsilcisi çıkıp "Nasıl yardımcı olabilirim" dedi. Oldukça sinirliydim hani küfür edesim bile vardı. Ama kendimi tuttum. Yolladığınız spam mailleri durdurarak yardımcı olabilirsiniz dedim ve e-posta listesinden çıkma bağlantısına tııkladığımı ve her seferinde tekrar tekrar spam geldiğini biraz da bağırarak söyledim. E-posta adresimi istedi hemen çıkartalım diye, bende verdim ve 1 saat geçti geçmedi bir spam daha geldi...

Gmail'in filtre ayarlarını tam kullanmayı beceremediğimden midir nedir bilmem filtre oluşturduğum bazı sitelerden spam gelmeye de devam ediyor. Ben her seferinde direkt işaretleyip siliyorum ama tekrar tekrar geldikçe sinir oluyorum. Belki en büyük derdimiz bu değil ama oldukça uyuz bir durum.

Tabi maillerin dışında facebook, formspring ve diğer sosyal medya üzerinden gelen spamlerde de büyük bir patlama var, bunlar da ayrı bir problem. Facebook spamleri zaten artık kıçına sürüp koyuyor önümüze illallah dedirtti. Sahte profiller, sayfalar ve hileli uygulamalarlar. Formspring de ise soru bölümüne reklam yazıları yazıp gönderiyorlar.

Adı sanı duyulmamış basit sitelerin bu yaptığı onlara yakışıyor ama markalaşma yolundaki firmaların gene aynı yolu kullanması işin çığrından çıktığının göstergesi.

Ama her ne kadar bir marka imajı yaratmış olsalar da hala bu yollarla müşteri kazanmaya çalışan firmalardan bir bok olmayacağı kanaatindeyim ve  spam gönderen firmalardan ne kadar ucuz olursa olsun ne alışveriş yaparım ne ilişkili firmaların hizmetini kullanırım..

Herkes bu çeşit bir tepki gösterseydi (ama biliyorum ki her zamanki gibi göstermezler) bu sorun bu boyutlara ulaşmazdı. Asıl filtreyi bu firmalara gerçek hayatta, ticarette çekmeden bunların sonu gelmeyecektir. Hatta çok yakın zamanda gerçek mailleri de katlayacaklardır.

Bir iki saat önce Hilal Cebeci twitter da "Yataga gırmeden oncekı fotom sıze armagan bıraz kotu cıktım ama ıdare edın panpısslerım:))" şeklinde bir mesaj yayınladı ve şu gördüğünüz fotorafı ekledi.

Sonra oldukça hızlı yayıldı tabi ve benim friendfeed izleme listeme düştü defalarca. Baktım geçenlerde de "duşa 5 dakka" diyerekten havlu ile çektiği başka bir resmi yollamış ve sanırım o da oldukça ilgi toplamış..



Hafızayı zorlayıp biraz daha eskiyi hatırlarsak iş iyice karışıyor başörtü, pardesü filan...

Ablamız sevdi ilgi çekmeyi yakında dahası gelir diyorum bu fotoğrafların burda kalmaz. Ki sadece Hilal Cebeci ile de sınırlı kalmaz, potansiyeli keşfeden diğer ablalardan da benzerlerini bekliyorum ben.

Gelen mention lar ise gerçekten manidardı, reklam kokan hareketleri insanlar hakkaniyetle yorumladı:

• Bu gece @hilalcebeciii pampiş derken aslında pompiş demek istediğini anladık...
• @hilalcebeciii bu gece seks satar felsefesinin dibine vurmuştur. Bir fotoğrafla 9.000 takipçisi 14.000 'e çıkmıştır
• memeleri saymazsak, hilal değil de daha çok halil gibi çıkmışsın. ama memeler güzel, memeler naayyss. @hilalcebeciii 
• Sanırım Hilal Cebeci şuan yaptığı şeyle kaşarın kilosunun ne kadar pahalı olduğuna dikkat çekmeye çalışıyor.. @hilalcebeciii
• Bir yerlere not edin. Twitter'ın Türk internetinde patladığı gündür. Teşekkürler @hilalcebeciii ve memeleri.
• gizle! #azizyildirim'ı tt'den düşürmesi için, aziz yıldırım'ın @hilalcebeciii'ye bir araba bagajında 3m€ gönderdiği iddia ediliyor..
• Yakinda "YOK MU BENI SIKEN AYOL" diye tweet atsan, kimse sasirmayacak. Goguslerine attirdigim ya. @hilalcebeciii 
• çıtayı ciddi manada yukarı çekti. bundan sonra ekleyeceği her fotoğrafta yavaş yavaş finale doğru ilerlemesini istiyoruz.l0l 
• türk genci tüm twitlerini tek elle yazıyormuş bu gece @hilalcebeciii yüzünden...
• Yoklukta gider @hilalcebeciii
• @hilalcebeciii bu tiviti tek elle yazıyorum

Bu sabah yapılan şike operasyonu ile sanırım ülkemizde konu ilk kez deşiliyor ve belki tam hakkı verilemese de bir yerlere varılabilecek.

Yıllardır pek çok takımın illegal birşeyler yaptığı zaman zaman gün yüzüne çıkıyor ama bunlar iyice soruşturulmuyor ve neticelendirilmiyordu. Hatta futbolcu ve teknik direktörlerden gelen itiraflar bile vardı.

Fenerbahçe ise diğer tüm takımların antipatisini kazanmış ve bir iki yıl önceye kadar sürekli şikeyle suçlanan, en çok hedef gösterilen takımdı. Hatta Aziz Yıldırım'ın "Maçların sahada değil, masada kazanıldığını geç öğrendim" sözü şikeyle alakalı olarak yorumlanmıştı.

Futbol tarihimize baktığımızda şike iddialarının ne kadar ciddi olduğunu görebiliriz. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe takımlarının oldukça şüpheli maçları var bu bir yana ligin son haftaları küme düşen takımların  da çok temiz hareket ettiği söylenemez.

Mesela en son Emre Belözoğlu'nun telefon mesajı "şaka maka" kapatıldı. Beşiktaş'ın
Bu seferki soruşturma biraz ciddi gibi ama nereye kadar gideceğini, gidebileceğini zaman gösterecek...