Geçen gün bir eylem sonunda polisten kaçmak için cuma namazı çıkısı cemaatin arasına karışmaya çalışan birini polis tutup öğle namazı kaç rekat diye sorar ve 4 rekat diyen eylemciyi gözaltına alır.

Bilmeyen varsa belirtelim, öğle namazı 4 rekat farz, 6 rekat sünnet olmak üzere 4 sünnet-4 farz-2 sünnet sıralamasıyla kılınır. Birine sorduğunuzda da 10 rekat der.

Olaya geri dönersek, polis aslında onun eylemci olduğunu biliyor ve soruyu formaliteden sorup gözaltına alıyor, yoksa zaten öğle namazının 10 rekat olduğunu bilen biri de, o an şaşkınlıkla 4 rekat olarak sadece farzını söyleyebilir.

Ama asıl konu ise bu olayı yorumlayan Fatih Altaylı'nın öğle namazı için Şafilerde 4, hanefilerde 5 rekat demesi. Ve bunu çıkan adam şafiydi belki ve polis onu tutukladı, "polis şafilerde 4 rekat olduğunu bilmiyordu" şeklinde tamamlaması.
Fatih Altaylı'nın beynamaz olduğunu, hatta islami değerlerle herhangi bir gönül bağlantısı olmadığı zaten tvden açık açık görüyoruz. Hayatını müslümanların arasında geçirip öğle namazının kaç rekat olduğunu bilmeyecek kadar takoz olunabileceğini biz daha önceleri de görmüştük.

Ama bunlardan birinin koskoca bir cemaatin dini liderini, dini bir söyleşi için tvye çıkarmasını biz ilk Altaylı ile gördük. Hiç tvye çıkmayan hocanın çıka çıka Altaylı'nın programına çıkması ayrı bir şaşılacak durum tabi. Sonrası malumunuz, islami kuralları açıklayan bir hoca karşısında pis pis sırıtan iki pişmiş kelle... ve onların pis sırıtışına eşlik etmekten başka birşey yapamayan-yapmayan sonraki günlerde çıkacak videosunu bekleyen hoca...

Yeni bir kaset daha çıktı piyasaya ve bu sefer başrolde MHP'li vekiller vardı. Videoda "başka seçenek bırakmadılar" tarzında bir açıklama varki buradan kaseti hazırlayanların gene MHP içinden birileri olduğu izlenimi oluşturuluyor, tabi bunu bilemiyoruz, hedef şaşırtma da olabilir.

Fakat ortada çok vahim bir durum var. Onbirlerce insanın duygularını sömürenlere parti başkanları tarafından üst düzey görevler veriliyor. Bu görevlerde bulunurken onbinlere hakaret ediyor, kabul ettiğini sandığımız değerleri hiçe sayıyor ve sonunda burada maskeleri düşüyor.

Bu videodaki baş aktör, MHP Adana milletvekili Recai Yıldırım ve beraberinde birkaç MHP'li daha.. Ayrıntılı yorum yapmıyorum.

Fakat çekilen de iğrenç çekenler de! Koskoca ülke şantajla ve kumpaslarla yönetiliyor.

Evlilik teklifine alınan cevap:




video yükleniyor...

Not : Bunun da Durex reklamı olma ihtimali var !

Ortalıkta yeni bir viral reklam çalışması dönüyor. Sözde elemanın biri sevgilisine evlenme teklifi için pek çok ülkeyi gezip, farklı milletten insanlara bir yazının kelimelerini okutuyor ve en sonunda evlenme teklifi ediyor.


Daha sonra tumblr de hazırlanmış olan bloga yönlendiriyor hepsiniseninicinyaptim.tumblr.com a ve orada da bu videoyu hazırlarken uğraşlarını gösteriyor. Videoda dikkat ederseniz elinde THY nin logosu olan bir kart var ve eleman
"bunların büyük bir kısmını bedavaya yaptım" diyor kartı gösterip.

yalnız tumblr seo açısından pek iyi değildir.. keşke tumblr ile beraber blogspot ve wordppress uzantılarını da alsalardı.. blogspotu ben aldım.. wordpress i de başkası alsın bakalım google kimi öne çıkaracak :)

hepsiniseninicinyaptim.tumblr.com

ne olduğu burada tıklayın : HEPSİNİ SENİN İÇİN YAPTIM

Zaman gazetesi her yıl "1.000.000" tiraj hedefi ile sunar reklamlarını. 1 milyon satacağız, satmalıyız diye..

Önceki yıllarda 990 binleri geçtiğini görmüştüm, sanırım 1 milyona da ulaşmışlığı olmuştu bir kez, ve dün de hedefini tutturup, 1.000.805 adet tiraja ulaşmış. Hedefin tutturulmasında pazar günü gazetelerin çok okunmasının etkisi de var tabi, aylık ortalamanın da 1 milyonun aşağılarında kalacağı da bariz ama günlük de olsa 1.000.000 u bulabilen başka gazete yok.

Zaman'ın tirajının en tartışılan yanı gazetenin büyük kısmının abonelik sistemi ile satılması. Diğer gazeteler aboneliği satış olarak saymıyorlar. Zaman ise dünyada modern olan satışın abonelik sistemi olduğunu, sıcak satışın çağın gerisinde kaldığını belirtiyor. Amerika'da gazete satışlarının %80 i Japonya'da ise %90 ı abonelik sistemi ile ile satılıyormuş.

Herkesin malumu Zaman'ın bu tirajında cemaatin çok etkisi var. Aynı Cumhuriyet'in satışında belli çevrelerin olduğu gibi. Fakat burada benim asıl önemli gördüğüm mesele, bir gazetenin ne kadar bir çevreye ulaşabildiği...

1 milyon gerçekten çok büyük bir tiraj. Br gazeteyi birden çok kişinin okuduğunu göz önüne alırsak, en az 2 milyon kişiye ulaşabiliyorsa bir gazete gerçekten ciddi bir yol katetmiş demektir.

Zaman'ı cemaat gazetesi diyerek karalamaya çalışmak da haksızlık olur. Çünkü tarafsız bir gözle gazeteyi elinize alıp bakan herkes, gazetenin herşeyiyle farklı olduğunu görür. En başta tasarımına gerçekten çok önem veriyor bunun dışında gazetedeki köşe yazarı sayısı çok çok fazla ve çok farklı çevrelerden gelmiş yazarlar var.

Bunun dışında diğer gazeteler gibi promosyon kampanyaları olmadan bu tirajı yakalıyor oluşu da var. Pek çok gazetenin, aynı anda 4-5 kampanya birden yürüttüğünü biliyoruz.

Beğenin ya da beğenmeyin ama Zaman gazetecilikte çok ciddi bir yol katetmiş vaziyette. Şunu rahatlıkla diyebilirim ki : Türkiye gazeteciliğinde "marka" imajı oluşturabilen kaliteye sahip tek gazete "Zaman".

Yıllardır inanıyordum internet üzerinden birgün büyük paralar kazanacağıma, çok ciddi olmasa da hatırı sayılır birşeyler kazanmaya başladım nihayetinde...

İlk olarak 2006'da Google Adsense'ye bulaşmıştım. Bir iki kez sepetlendim para kazanamadan bıraktım sonra derken 1,5 yıldır öyle böyle gidiyor ama verdiği para en fazla internet masrafımı karşılıyor. SadeceAdsense değil elbet pek çok reklam sistemini denedim ama diğerlerinin adını bile ifade etmeye gerek görmüyorum.

Yani bu reklamcılık hedefli yayıncılık, hamallık gibi birşey Türkiye'de. O hep bahsettikleri tıklama başına 2-3 dolar ücreti geçtik biz, artık 10 cent bile vermiyorlar. İşi iyice çirkefleştirdiler, 1 kuruşa reklam yayınlatmaya çalışıyor adamlar.

Ama işi mause, klavye ve monitörün dışına taşıyabildiğinizde, işte o zaman gerçek anlamda para kazanmaya başlıyorsunuz. Ben de bunu yaptım ve önce yerel bir internet sitesi kurup, rehber işine girdim, şimdi de resmi olmayan bir web tasarım firması kuruyorum. Yapacağım iş internette, dükkanım yok, işçim yok, vergi levham yok, herşey sanal bir tek parası gerçek.

Blogger'ı son derece iyi tanıyorum, neredeyse tüm özelliklerini adım gibi biliyorum, htmlyi az bilsemde blogger şablonlarını sorunsuz modifiye edebilip, orijinal tasarımlar çıkartabiliyorum. Google'da nasıl üst sıralara çıkılır, nasıl başlık atılır iyi biliyorum. Bir metin editörü havasında tanıtım yazıları da yazabiliyorum. O halde yıllardır neyi bekliyordum bilmiyorum, ama artık harekete geçiyorum.

Şimdiye kadar blogger tabanlı birkaç site yapıp para kazandım. Google'dan 3-4 ayda kazandığım parayı rehber işinden bir günde kazandım. Allah nasip ederse daha da kazanıcam.

Şu anda resmi bir kimliği olmasa da ileride belki de çok kısa süre sonra bir işyeri açıp, resmiyete de dökeceğim "Sultangazi Web Tasarımı ve Hizmeti" firmasını birkaç güne hayata geçiriyorum. Hizmet vereceğim websitesinin içeriğini düzenliyorum şimdiden bakabilirsiniz : http://www.sultangazi.web.tr

Blog.com en sonunda blog hizmeti vermeye başlamış. Eskiden işi yürütecek biri tarafından satın alınmayı bekleyen alan adı şu anda hizmet veriyor.

Siteyi incelemedim ama gördüğüm kadarıyla kullanım sistemi wordpress ile aynı.

Siteye18 dolar ödeyerek kendi domaininizi kullanabiliyorsunuz ya da 15 dolar ödeyerek Css düzenlemesini aktif hale getirebiliyorsunuz. Site aracılığı ile host almak isterseniz 10 GB alan 20 dolar ve değişik seçenekler de var.

Wordpress'den bir farkı da siteye html widget ekleyebiliyorsunuz. İşte en önemli özelliği de bu oluyor.